Stay Hungry, Stay Foolish!
Steve Jobs’un belki de en çok bilinen ve kanımca Design Thinking’in özünü en çarpıcı şekilde ifade eden söylemi olarak görülebilir.
Stay Hungry:
- Müşterilerin gereksinimleri, davranışları ve beğenileri hakkında veri ve içgörüye doyma.
- Bu konuda daima iştahlı kal!
Stay Foolish:
- İnovasyona tasarım odaklı düşünerek, sanatsal yaklaşım göster.
- Radikal çözümlere, anarşik fikir ve yaklaşımlara şans tanı.
- Çözümleri ararken bolca deneyler yap!
Think Different kampanyasında da Steve Jobs’un ana akım karşıtı, asi ve başkaldırıcı duruşu kendini gösteriyor:
Jobs burada çevreyi farklı görmekten, değiştirmekten, insanlığı ileri taşımaktan söz ediyor.
Steve Jobs Design Thinking’i sonuna kadar uygulayan ve her alana (yönetim-kurum kültürü-strateji-inovasyon-ürün geliştirme-pazarlama-satış) yerleştiren liderlerdendi.
Bu yönetim felsefesiyle Apple’i dünyanın en yaratıcı ve başarılı şirketlerinin arasına sokmayı da kuşkusuz başardı.
Design Thinking = Different Thinking
Design Thinking farklı düşünmeye davetiye çıkaran ve böylece zihninizdeki kısıtlamaları, dogmaları aşmanızı hedefleyen bir yönetim felsefesi.
Merkezinde daima tek bir soru var: Neden?
Neden sorusuna cevap veren bir şirket ambisyonunu ve kimliğini daha emin adımlarla bulabilir.
Kurumda ortak ambisyon ve kimlik oluşursa, güven ve diyaloğun oluşması kolaylaşır.
Güven ve diyaloğun yeşerdiği kurumların da inovatif ve başarılı olmaları muhtemeldir.
Görünen o ki, inovasyon kültürü oluşturmak için Design Thinking (1) temel soruları (nasıl yerine neden?) ve (2) düşünce tarzını (daima var olanı ve kuralları sorgulama) hedef alıyor.
Design Thinking = Radikal İnovasyon
Design Thinking şirket kültürünü kökten değiştirmeyi başardıkça radikal inovasyonlar, yani müşteri sorunlarına tümüyle farklı ve şaşırtıcı çözümler getiren buluşlar ortaya çıkmaya başlıyor.
Bu radikal inovasyonların arkasındaki yöntemlere bakalım:
(1) Gözlemlemek
Design Thinking müşteri sorunlarını ve/veya gereksinimlerini gözlemleyerek tespit eder.
Kurgulayarak, tahmin ederek, hissiyatlara güvenerek üren veya hizmet geliştirmez.
Gözlemde önemli bir husus kullanıcının deneyimine, özellikle de duygusal deneyimine dikkat etmektir.
- Kullanıcı ürün ile etkileşim içindeyken heyecanlanıyor mu?
- Etkileşim yoğun ve seri mi, yoksa seyrek ve tutuk mu?
- Kullanıcı kullanım öncesinde-esnasında-sonrasında başka ne türlü duygular gösteriyor?
- Kullanıcı deneyimini nasıl tarif ediyor?
(2) Test etmek
Design Thinking gözlemlediklerini ve fikirlerini en çabuk şekilde prototiplere yansıtır.
Somut bir çözüm ortaya koyar. Prototipleme vasıtasıyla fikirleri elle tutulur bir hale getirir ve böylece inovasyona pragmatik yaklaşır.
İlk prototipi farklı farklı deneklere kullandırır, yeniden gözlemler, bakış açısını sürekli değiştirir, tekrar gözlemler, gerekirse prototipi iptal eder ve baştan yapar.
Bu döngüyü çok kez tekrar eder ve neticede radikal çözüm, tahminlerin tersine, şimşek gibi aniden değil, adım adım, peyderpey, sabırlı bir sürecin sonrasında ortaya çıkar.
(3) Her çözüme açık olmak
Design Thinking geçmişte yapılanları ve/veya rekabetin yaptıklarını referans olarak görmez.
Mevcutlardan yola çıkmayarak ilk bakışta büyük risk alır.
Ancak, ikinci bakışta ortaya çıkan şudur: Test süreçleri sabırla gerçekleşirse, risk yönetilebilir bir seviyeye düşecektir.
(4) Disiplinler arası ortak çalışmak
Design Thinking farklılıklardan yararlanarak radikal inovasyonlara ulaşmak isteyen bir yönetim anlayışı.
Ancak, farklı bakış açıları aynı düşüncelere sahip ekipten çıkamaz.
Bu sebeple ekip sadece meslekler açısından değil, cinsiyet, yaş grubu, kültürel köken ve iş dışı ilgi alanları açısından da mümkün olduğunca farklı olmalı.
İhtilaflar ve sürtüşmeler nezaket kuralları dahilinde teşvik edilmeli.
Bu bağlamda, Kurum Kültürüne Yatırım Yapın! başlıklı blog yazıma da fırsatınız olursa göz atabilirsiniz …
Orada, Google’ın kurum kültüründe çeşitliliği ne denli önemsediğini görebilirsiniz.
(5) Minimalist çözümler geliştirmek
Sadelik sofistikeliğin en üst mertebesidir.
Kullanıcı çözümlerine duygu katmak için basitlik ve sadelik çok önemli.
Komplike çözümler kullanıcıyı düşünce moduna boğar.
Fonksiyonları anlamaya çalışır, kullanım kılavuzundan kafasını kaldıramaz ve ürün de bu arada bir kenarda kullanılmayı bekler…
Düşünce modu (analitik, mantık) duyguların öne çıkmasına izin vermez.
Oysa, ürün kendini açıklayıcı bir özelliğe ve kullanıcı dostu bir tasarıma sahip olursa müşteri hissetme moduna girebilir (bedensel, dürtüsel).
Duygular ürünü insancıllaştırır!
Böylelikle, ürüne yönelik olumlu duygular da ürüne bağlılık ve markaya sempati ve destek açısından önemlidir.
Design Thinking ile geliştirilen ürünler idealde müşterinin aşık olduğu ürünlerdir.
Örnek olarak Apple’i veya pek bilinmedik bir vaka olarak Rimowa’yı (–> Weblink) veya Nest’i (–> Weblink) incelemenizi öneririm.
Stay hungry, stay foolish!
Sosyal medya hesaplarım
Twitter: https://twitter.com/UTYolacaner
Facebook: www.facebook.com/yolacanerconsulting
Google+: https://plus.google.com/utyolacaner/post
LinkedIn: https://tr.linkedin.com/in/utyolacaner
Leave a Reply